Rektörlüğe Bağlı Birimler
https://hdl.handle.net/20.500.12294/1400
Units Affiliated to the Rectorate
2024-03-29T14:06:50Z
-
Production and characterization of non-leaching antimicrobial and hydrophilic polycaprolactone based nanofiber mats
https://hdl.handle.net/20.500.12294/3117
Production and characterization of non-leaching antimicrobial and hydrophilic polycaprolactone based nanofiber mats
Aynali, Figen; Balci, Huseyin; Doganci, Erdinc; Bulus, Erdi
Novel antimicrobial and hydrophilic nanofiber biomaterial was fabricated with a combination of surface modification and nanotechnology, in this study. For this purpose, firstly poly(lactic acid) (PLA) bearing quaternary ammonium salt as an antimicrobial agent on its backbone in the rates of 5% by mole were successfully fabricated with a combination of ring-opening copolymerization and copper(I)-catalysed azide-–alkyne cycloaddition click reaction in a two-step reaction procedure. Then, this synthesized polymer was blended into polycaprolactone (PCL) matrix in three different proportions via electrospining technique. The prepared nanofiber mats were then characterized by scanning electron microscopy (SEM), Fourier transform infrared spectroscopy (FT-IR) and contact angle analysis. In addition, thermal properties of mats were examined through differential scanning calorimetry (DSC) and thermal gravimetric analysis (TGA) experiments. Its importance as an antimicrobial biomaterial was analyzed using Staphylococcus aureus (S. aureus) and Escherichia coli (E. coli) which were types of Gram-positive and Gram-negative bacteria, respectively. As a result, it was observed that as the rate of antimicrobial polymer in the nanofiber material increased, its antimicrobial activity against both bacteria also increased. As a result of the highest blending ratio of antimicrobial PLA copolymer, the bacterial population amount decreased by 99.5% and 92% for S. aureus and E. coli, respectively, as compared to neat PCL nanofiber mat. Besides, thermal properties of PCL nanofiber mats did not changed negatively after the blending process, even char yield increased slightly with increasing rate of antimicrobial PLA content. Also, the results showed that the blending of PCL nanofiber mat with antimicrobial PLA having quaternary ammonium salts on its backbone maked it highly hydrophilic. © 2021 Elsevier Ltd
2021-01-01T00:00:00Z
-
The Emergence of Depression and Anxiety Disorder in a Patient Following Bariatric Surgery : A Case Report
https://hdl.handle.net/20.500.12294/2996
The Emergence of Depression and Anxiety Disorder in a Patient Following Bariatric Surgery : A Case Report
Çöpür, Mazlum; Saatcioğlu Tınkır, N.; Çöpür, Sidar
Psychiatric comorbidities are commonly encountered in obese patients admitted for bariatric surgery among which major depressive disorder and anxiety disorder are the most common types. Although most studies demonstrate a significant reduction in psychiatric complaints at postoperative follow-up, the relationship or mechanism of such effect is not definitive. We report the emergence of major depressive disorder and anxiety disorder in a 57-year old female patient at sixth-month follow-up with no family history of psychiatric disorder or preoperative psychiatric disorder. Symptomatic control has been achieved with selective serotonin reuptake inhibitor therapy. Hereby, we recommend close psychiatric follow-up of bariatric surgery candidates at pre and postoperative periods.
2021-01-01T00:00:00Z
-
SARS-CoV-2 Enfeksiyonu ve Bağırsak-Akciğer Aksı
https://hdl.handle.net/20.500.12294/2994
SARS-CoV-2 Enfeksiyonu ve Bağırsak-Akciğer Aksı
Sevim, Yonca; Özkan, Özlem Persil
Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19), 2019 yılının Aralık ayı sonunda Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve şiddetli akut solunum sıkıntısı sendromu koronavirüs 2’nin (SARS-CoV-2) neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. COVID-19'un solunum sıkıntısının yanı sıra ülseratif kolit ile birlikte gastrointestinal enfeksiyon ve diyare gibi diğer organları etkileyen bazı klasik olmayan semptomlarla ilişkili olduğu görülmüştür. Gastrointestinal enfeksiyon semptomları olan hastalar hastalığı çok daha şiddetli geçirmektedir ve bunun sebebinin Lactobacillus ve Bifidobacterium sayısındaki azalma ile birlikte ortaya çıkan mikrobiyal disbiyoz ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. SARS-CoV-2 virüsünün konak organizmaya girişi, anjiyotensin dönüştürücü enzim 2 (ACE-2) hücre reseptörü aracılığı ile gerçekleşmektedir ve ACE-2 reseptörleri gastrointestinal kanalda da eksprese edilmektedir. SARS-CoV-2 virüsü COVID-19 hastalarının özefagus, mide, duodenum, rektum ve dışkı örneklerinde tespit edilmiş, bağırsak epitel hücrelerinde viral replikasyonun yüksek olduğu gösterilmiştir. Gastarointestinal sistemin sadece SARS-CoV-2’nin vücuda giriş yolu olmadığı aynı zamanda viral aktivite ve replikasyon yeri olabileceği de düşünülmektedir. Bağırsak-akciğer aksı olarak bilinen, solunum mukozası ile bağırsak mikrobiyotası arasındaki çift yönlü etkileşimlerin, SARS-CoV-2'ye karşı sağlıklı veya patolojik bağışıklık tepkilerinde yer aldığı varsayılmaktadır. Bağırsak mikrobiyotasının modülasyonuna ve eubiosis koşullarının yeniden oluşturulmasına dayalı ek tedavilerin, COVID-19'un zararlı sonuçlarını sınırlamak için önemli bir terapötik yaklaşım olabileceği varsayılmaktadır. Bu derleme çalışmasında bağırsak akciğer ekseni ve SARS-CoV-2 virüsü enfeksiyonunda bu eksende değişen mikrobiyota ile ilgili çalışmaların sonuçları araştırılmıştır.
2021-01-01T00:00:00Z
-
İlköğretim Birinci Sınıf Öğrencilerinin Teknoloji Kullanım Sıklığı ve Ebeveyn Görüşleri
https://hdl.handle.net/20.500.12294/2992
İlköğretim Birinci Sınıf Öğrencilerinin Teknoloji Kullanım Sıklığı ve Ebeveyn Görüşleri
Perim Ketenciler, A.; Dedeoğlu Demir, B.; Karakaş, S.; Yılmaz Yeşilkurt, E.; Örnek, B.
Giriş: Teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler, her alanda olduğu gibi eğitim alanında da kendini göstermiştir. Yapılan çalışmalarda, teknolojinin etkili ve amacına uygun olarak kullanıldığı takdirde çocuklar üzerinde olumlu, gereğinden fazla kullanıldığında ise pek çok olumsuz etki yarattığı ortaya çıkmıştır. Bu çalışma ise, ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin teknoloji kullanım sıklıklarını ve ebeveyn görüşlerini incelemek amacı ile yapılmıştır. Gereç- Yöntem: Tanımlayıcı nitelikteki bu çalışmanın evrenini (n:240) İstanbul ilinde bir ilkokulun tüm birinci sınıf öğrencilerinin ebeveynleri oluşturmuştur. Örneklemi ise araştırmaya katılmayı kabul eden 151 sayıda veliden oluşmuştur. Uzman görüşleri ile araştırmacılar tarafından hazırlanan üç bölümden oluşan bir ölçek kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak kullanılan anket, Likert ölçeği şeklinde hazırlanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan ebeveynlerin 100’ü (%66,2) telefon, 41’i (%27,2) tablet ile çocukların internete giriş yaptığını belirtmiştir. Katılımcıların %67,5’i bilgisayar ve internet bağlantısına sahip olduğunu ifade etmiştir. Ebeveynlerin internet hakkındaki kısaca düşünceleri incelendiğinde, katılımcıların 94’ü (%62,7) internet erişimi için olmalı cevabını vermişlerdir. Sonuç: Çocukların güvenli bir şekilde teknolojiyi kullanmaları adına en önemli denetleyicilerden biri olan ebeveynlerin bu konuda farkındalıklarını arttırmaya yönelik çalışmalara önem verilmelidir. Bu bağlamda devlet kurumları, belediyeler, aile sağlığı merkezleri, sivil toplum örgütleri tarafından özellikle bilgisayar-internet gibi teknoloji ürünlerinin çocukların sağlığı üzerindeki etkilerine karşı güvenli kullanım önerileri sunmak amacıyla eğitim faaliyetleri düzenlenebilir.
2021-01-01T00:00:00Z