Doğrudan demokrasinin günümüz koşullarında uygulanabilirliği
Citation
Mert, Erdoğan. (2018). Doğrudan demokrasinin günümüz koşullarında uygulanabilirliği. (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Arel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbulAbstract
Günümüzde, dünyanın çok değişik bölgelerinde yaşayan çok farklı topluluklara "en iyi yönetim biçimi hangisidir?" sorusunu yöneltsek, büyük bir çoğunlukla alacağımız cevap "demokrasi" olacaktır. Pek çok yönetimin kavram veya uygulama açısından demokrasiden çok uzak olmasına rağmen bu adla anılması bir yana, genel kabul itibariyle demokrasiyle yönetildiği bilinen ülkelerin arasında bile "az demokrasi-çok demokrasi" ayrımları yapılmakta. Bunların arasında "çok demokrasi" ile yönetilmekle övünen ülkelerde bile "tam, eksiksiz, ideal" bir demokrasiye sahip oldukları iddiası ileri sürülemez zira demokrasiden anladığımız, demokrasinin bir çeşidi olan "temsili demokrasi"dir ve ideal olmak bir yana yeterli olduğu bile tartışmalıdır. Temsil sistemi, kimi toplumlarda az ama kimi toplumlarda demokrasinin tümüyle kaybına sebep olacak kadar çok sorunlara sahip olmasına rağmen "ehven-i şer" yani "kötünün iyisi" ve sürdürülebilir tek seçenek olduğu için savunulmaktadır. "Halkın, halk için, halk tarafından" yönetilmesi anlamına gelen ve tarihte ilk defa "demokrasi" adıyla tanımlanan yönetim sistemine günümüzde "doğrudan demokrasi" diyoruz. Ancak mükemmele en yakın yönetim sistemi olmasına rağmen, antik çağda küçük bir alanda yaşayan küçük bir topluluk tarafından icat edildiği, nüfus artıp insanlar geniş coğrafyalara dağılınca uygulanması imkansız hale geldiği için de "ütopik" kategorisine koyduk ve gündemimizden çıkardık. "Günümüz dünyası" ifadesiyle insanlığın özellikle son yüzyılda, binlerce yılda elde edilen gelişmeden daha fazlasına ulaştığı bilgi çağını kastediyoruz. Türümüzün doymak bilmez "hep daha fazla" ihtiyacı ve ihtirası özellikle bilimde ve teknolojide büyük sıçramalara sebep oldu, hep daha iyisine ulaşmak için yollar aramak bizi buralara kadar getirdi. Ancak sürat çağının baş döndürücü koşuşturması arasında gözden kaçırdıklarımız da oluyor. Her ne kadar bireysel imkanlarımız artsa da, toplumlarımızı daha iyi yönetmek için yeni yollar bulma konusunda yeterince başarılı olduğumuz söylenemez. Bu sebeple çağımız bireyselliğin parladığı bir dönem olsa da sosyal yapının sönük kaldığı görülüyor. Bilgiye erişim teknolojilerinin dünyanın farklı kıtalarındaki insanları birbirine bağladığını, dünyanın küreselleştiğini, küçüldüğünü, küresel bir "köy"e dönüştüğünü gururla söylüyoruz. Ancak "madem her alanda her şeyin en iyisini istiyoruz, madem dünya artık küresel bir köy, o halde neden en iyi yönetim biçimi olan doğrudan demokrasiyi bu yeni köyde uygulamanın yolunu bulmayı düşünmüyoruz?" sorusunu sormuyoruz. Bu çalışmanın amacı bu soruyu sorup cevabını bulmaya çalışmaktır.