Ortaöğretimde sanat eğitiminin rolü ve önemi
Künye
Çelik, M. (2013). Ortaöğretimde sanat eğitiminin rolü ve önemi. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. İstanbul: İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.Özet
Sanatın keşfi, insanoğlunun tabiatı keşfetmesi ile başladığını söyleyebiliriz. Sanat her toplumda değişen zaman dilimlerinde farklı amaçlarda kullanılsa da, mağara döneminden günümüze insanın var olduğu her yerde sanatın da var olduğunu görmekteyiz. Gelişen teknoloji ile birlikte sanatın kullanım alanları da değişerek, insanların yaşamında önemli bir yer tutmuştur. Bu durum bize, insan var oldukça sanatında var olacağı gerçeğini göstermektedir. Sanatın yaşatılması ve çağa uygun şekilde gelecek nesillere aktarılması, insanoğlu için önemli bir vazifedir. Sanatın gelecek nesillere etkin bir şekilde aktarılması da eğitimle olacaktır. Bu nedenle eğitim öğretim içerisinde sanat eğitiminin rolünü doğru belirlemek gerekir. Sanat, insanların boş zamanlarını değerlendirmesi için zevk veren, hobi amaçlı, eğlendirici bir etkinlik ya da göze hoş gelen bir dekorasyon öğesi olarak algılanmamalı. Sanat eğitiminin asıl amacı; estetik bakış açısı ve hayal gücü gelişmiş, tasarım yapabilen, araştırıcı, sorgulayıcı, yeniye açık, dinamik, üretken, becerikli bireylerin yetişmesidir. Gelecek nesli bu şekilde yetişen bir ülkenin ekonomik ve sosyolojik alandaki sanat eğitiminin pozitif etkilerini tahmin etmek çok zor değildir. Bu nedenle sanat eğitimini, sadece toplumun estetik kaygısı olarak görmemek gerekir. Sanat eğitiminin toplum üzerindeki ekonomik, siyasi ve sosyolojik rolünü anlamak için Rönesans dönemini incelemek yeterli olacaktır. O dönemin matematik ve fizik alanında bilgi edinmiş ve aynı zamanda dönemin en önemli ressamları, yaptıkları icatlarla hem ülkelerine hem de tüm insanlığa önemli katkılar sağlamışlardır. Gelişmiş toplumların sanat eğitimi zaman dizinini incelediğimizde, ülkemizin sanat eğitimindeki eksikliklerini daha iyi görmekteyiz. Bu eksikleri gidermek için öncelikle eğitimcilerin, anne - babaların ve öğrencilerin sanat eğitimi hakkındaki ön yargılarını kaldırmak gerekir. Bu ön yargıları kaldırmak için sanat eğitiminin birey üzerindeki olumlu etkilerini incelemek gerekir. Eğitim öğretim sürecinde, başarılı olan öğrenciler zeki olarak tabir edilir. Fakat bu güne kadar yapılan zekâ testlerinin, insanın bütünsel olarak zekâsını ölçtüğünü söyleyemeyiz. Çünkü zekânın hâlen tam olarak tarifi yapılamamaktadır. Yapılan testlerde, belli alanlarda sorular sorulduğundan başarılı olan öğrenciler, sadece belirlenen alanlarda başarı göstermiş olurlar. Yapılan çeşitli araştırmalarda insanların birçok zekâ türüne sahip olduğu ortaya konmaktadır. Hâlbuki insanın hayat boyu karşılaşacağı tüm zorlukları nasıl aşacağı ile ilgili henüz bir test geliştirilmediğinden insanın gerçek zekâsı da ölçülebilir diyemeyiz. İnsan beyninin muazzam bir kapasiteye sahip olduğu, en başarılı insanların bile beyninin yüzdi kullandığı, yapılan araştırmalarda belirtilmektedir. Bir başka araştırmada ise beynin sağ ve sol beyin olarak ikiye ayrıldığı, sol beynin; matematik, mantık ve sözel gibi konular ile ilgili olduğu, sağ beynin ise resim, müzik, şekiller ve hayal gücü konuları ile ilgili olduğu ortaya konmuştur. Bu durum eğitim öğretim süreci içerisinde, sayısal derslerle birlikte sanatsal derslerin de ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Eğitim öğretim sürecinde sanat eğitimi ile birlikte yetişen bireylerin birçok kabiliyetleri de gelişmektedir. Bu sayede; düşünebilen, üreten, hayal gücü gelişmiş, yaratıcı, kendine güvenen, becerikli, görsel algısı ve estetik duyarlılığı yüksek nesiller yetişmektedir. Eğitimcilere ve anne babalara düşen vazife, bireylerin eğitim sürecinde onları sanatsal faaliyetlerle tanıştırmak, onlara uygun ortam oluşturmak, kısıtlayıcı değil özgürlükçü tavırdan yana olmaktır.