Atatürk’ün Söz Diziminde “Ki” Bağlacı
Abstract
Atatürk'ün hitabet gücü örnek düzeydedir. Çok kitap okuması ve üç kıtaya hükmeden zengin Türk kültürü ve uygarlığını özümsemiş olmasının bu niteliğe katkısı büyüktür. "Türk dili, Türk Milleti'nin kalbidir, zihnidir." diyen Atatürk, Türkiye Türkçesinin bilim ve kültür dili olarak hak ettiği yüksek seviyeye çıkması için olağanüstü çaba göstermiştir. Başarılı hitabeleri ve bir dil bilgini gibi Türkçenin her yönüyle yakından ilgilenmesi, bilimsel çalışmalara öncülük etmesi ile de halkına örnek olmuştur. Dilin zenginleşmesi sadece her yeni nesne ve kavrama Türkçe ad vermekle olmaz. Başka dillerden dilimize girmiş, kültürümüzde yer edinmiş terim ve deyimleri Türkçeleştirerek de dilin işlevselliğine katkıda bulunabiliriz. Bu çalışmada, Farsça gramer yapısının bir unsuru olarak bilinen "ki" bağlacının Türkçeleşme sürecinden bir kesiti ele alarak, bu bağlaçla kurulan cümlelerin Gazi Mustafa Kemal'in konuşmalarındaki yerini ve önemini araştırdık. Hâlâ yükseköğrenim görmüş pek çok kişinin bile "ki" bağlacını yazarken tereddüt ettiği; "ayrı mı, bitişik mi olacaktı" diye kararsız kaldığı düşünülürse; ayrı yazılması kuralının iptalini isteyenlere, bu konuda umursamaz davrananlara, hatta Türkçe anlatımı benimsemeyen, yeren ve yadırgayanlara hak vermek zorunda kalmamak için; dilimizin kurallarına, birikim ve değerlerine sahip çıkmalıyız. Mustafa Kemal'in "Öyle istiyorum ki Türk dili bilim yöntemleriyle kurallarını ortaya koysun ve her dalda yazı yazanlar bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği güzel ahenkli dilimizi kullansınlar." ifadesi hem anlamı itibariyle, hem de yabancı kökenli "ki" bağlacının yerinde kullanımı ile biçim yönünden Türkçenin "kurallarını ortaya koymak" ve "çoğunluğun anlayabileceği güzel ahenkli dilimizi" geliştirmek için güzel bir örnektir. Atatürk'ün toplam 3779 cümlesi incelendiğinde; 255 adet (% 6.74) "ki" bağlaçlı cümle kullandığı, bu cümlelerden altı âdetinin ara cümle olduğu, cümlelerin 9'unda ise ikişer adet "ki" bağlacı bulunduğu, bu nedenle toplam 264 adet "ki" bağlacı kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu cümlelerdeki 164 adet (% 64.31)"ki" bağlacının fiil türündeki sözcük veya sözcük grubundan sonra, 100 adedinin (% 39.21) de isim soylu sözcük veya sözcük grubundan sonra yer aldığı görülmüştür Ayrıca bu ki'li cümlelerin 58 adetinin (%21.96) isim soylu sözcüklerle, 18 adetinin (% 6.81) de fiil soylu sözcüklerle olmak üzere toplam 76 adetinin (% 28.78) -dır bildirme eki ile kurulduğu tespit edilmiştir. "belki, sanki, hâlbuki vb." kalıplaşmış ki bağlaçlı yapılar incelemeye dahil edilmemiştir. Bunlar da dikkate alındığında, Atatürk'ün "ki" bağlacını hiç de azımsanamayacak sıklıkta kullanıldığı görülecektir. Fiil soylu sözcüklerden sonra kullanılan ki'li kalıplarda en çok "de" (34 adet % 55.76), "zannet-" (16 adet % 26.24), "bil-" (12 adet % 19.68) ve "gör-" fiilleriyle (11 adet % 18.04) cümle kurulmuştur. Bunları "buyur" (9 adet % 14.76), "arz et-" (8 adet % 13.12), "iste- ve ol-" (6'şar adet % 9.84), "söyle-" (5 adet % 8.2) ve "arzu et-, gel-, ilave et-, temin et-" (3'er adet % 4.92) fiilleri takip etmektedir. Diğer fiiller ikişer veya birer adet kullanılmıştır. En çok kullanılan fiilin (de-) kullanılış biçimleri şöyledir: dedi ki (7.357), dediler ki (12.12), Dediler ki (36.58), dediler ki (36.63), dedim ki (44.15), dedim ki (44.18), Demek oluyor ki (22.92), Demek oluyor ki (50.94), dememiştir ki (27.20), demiş idi ki (21.31), demişlerdi ki (21.49), demişlerdir ki (30.110), demişlerdir ki (36.76), demişlerdir ki (36.81), Demiştim ki (44.1), demiştir ki (36.108), demiştir ki (36.109), denildi ki (27.76), denilebilir ki (15.3), deniliyor ki (27.90), Diyebilirim ki (22.23), diyebilirim ki (43.79), diyebilirim ki (55.201), diyebiliriz ki (55.182), diyeceğiz ki (20.17), diyeceklerdi ki: (36.92), diyor ki (27.167), diyor ki (27.26), diyor ki (41.34), diyor ki (55.134), diyorlar ki: (22.88), diyorum ki (36.110), diyorum ki (41.48), diyorum ki: (27.124) Toplam 100 adet isim soylu sözcükten sonra yer alan ki bağlacının 42 adetinin önünde bildirme eki (-dır) kullanılmamış, 58 adetinde kullanılmıştır. Bu grupta en çok kullanılan kalıplar: "vardır ki" 13 adet; "demek ki", "ihtimal ki", "malumdur ki" 7'şer adet; "malum-u alileridir ki" 4 adet ve "madem ki", "malum-u alinizdir ki" 3'er adettir. 38 metinden 19 adetinde (2, 4, 5, 6, 8, 14, 16, 19, 23, 29, 31, 34, 39, 45, 47, 48, 54, 56, 57. Metinler) bağlaç olan "ki" hiç geçmemiştir (% 7.22). En çok "ki" bağlacı geçen konuşma metinleri; 27'nci (22 adet, % 55), 36'ncı (20 adet, % 50), 30'uncu (19 adet % 47,5), 55'inci (17 adet % 42,5) ve (16'şar adetlik % 40) 22 ile 25'inci metinlerdir. Metinlere göre cümle miktarları ile ki'li cümle adet ve yüzdeleri incelendiğinde; 38 ayrı metinde 3779 cümle kurulduğu, bu cümlelerden 255'inde toplam 264 adet "ki" bağlacı % 6.98 kullanım oranıyla yer aldığı görülmüştür. En yüksek ki bağlacı kullanım oranıyla (% 40) 42. metin dikkati çekmektedir. Bunu % 28.57 kullanım oranıyla 11 numaralı metin izlemektedir. En düşük ki'li cümle kullanım oranı bakımından (% 0.11 ile) 58. metin öne çıkmakta, % 2.08 kullanım oranıyla 7. metin bunu takip etmektedir. Metinlerin ifade ediliş zamanları dikkate alındığında ki bağlacı kullanım oranlarında anlamlı bir artış veya azalış tespit edilmemiştir. Türkçede vurgu, cümle sonunda yapılmaktadır. Atatürk, ifadesini daha etkili kılmak için cümle başına ve ortasına da vurguyu taşımış; saatler süren konuşmalar yaparken "ki" bağlacı sayesinde, muhatabının dikkatini toplamaya çalışmıştır. Metinlerde ki'nin kullanılış yerleri incelendiğinde aşağıdaki sonuçlar ortaya çıkmaktadır: Dinleyicisini eğitmek, bilgilendirmek istediğinde "ki"yi ilgi çekmek için kullanmış; "şöyle ki (7.394) "hiç şüphesiz ki" (7.380), "Rus kızıl fırkasıdır ki" (25.59), "bir telgrafname vardır ki" (28.144), "Yalnız bir şey var ki" (35.33), "bir kısım kuvvetler ki" (36.116) gibi sözlerle dikkati toplamıştır. Rakiplerini susturmak, muhatabını ikna etmek ve kesin kararlılığını göstermek istediğinde Atatürk, ki'den önce fiil ve/veya bildirme (-dır) ekini kullanmış, ifadesine güç katmıştır. "Artık milletimiz pek güzel anladı ki" (3.14), "Asker olanlar pekâlâ bilirler ki" (21.19) "maatteessüf görüyorum ki" (25.105), "Bütün kardeşlerimden eminim ki" (27.161), "Şüphe yoktur ki" (40.23), "Hatırlatmak isterim ki" (50.27) gibi örnekler çoğaltılabilir. "Ki" bağlacı, Atatürk'ün dilinde o kadar ustaca kullanılmıştır ki, onu dile yabancı unsur saymak, adeta imkânsız hale gelmiştir. Atasözlerimize, deyim ve vecizelerimize giren; Farsçadakinden farklı işlevler de kazanarak Türkçeleşen bu ek ve onunla kurulan cümle yapısı, artık Türkçedir. Nitekim Fars'ın "bolbol"u bizde "bülbül", "gol"u da "gül" olmuştur. "Bülbül"ü de, "gül"ü de dilimize yabancı sayamayız. Atatürk'ün zihninde şekillenerek hayat bulan bu cümleler; içerdikleri anlamlar ve ifade ediliş biçimleriyle "ki" bağlacının ne kadar ustalıkla kullanıldığının ve ne kadar Türkçeleştiğinin güzel birer kanıtıdırlar. Söylevlerinde bu bağlaca önemli işlevler kazandıran Atatürk, Türk diline ve Türk kültürüne unutulmaz güzellikte örnekler sunmuştur. Türk kültürünü benimseyen her bireye düşen görev; Türkçeleşen ve yaşayan tüm sözcük ve ibarelere sahip çıkmak ve dilimize girecek her yeni ve yabancı kavrama uygun Türkçe adları kullanarak dilimizi zenginleştirmektir. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurucusu'n Enrichment of the language does not simply happen by naming every new notion or object in Turkish. We can contribute to the language’s functionality by making idioms and terms, that arose from other languages and get a foothold in our own culture, Turkish. In this study, we search the sentences’ importance and role in War Veteran Mustafa Kemal’s speech which includes the conjunction “ki” by examining the period in which the conjunction “ki” that is acknowledged as an element of the Persian Language grammar turns into Turkish. By considering the hesitation and the vacillation of the most of the people who even gets high education while writing the conjunction “ki” about whether it would be separately written or not, we need to look out for our language’s rules, accretion and values in order not to give credit to who criticizes, vilifies Turkish expressions or finds it odd and acts careless and defends the cancellation of the ‘separately written’ rule and furthermore does not adopt Turkish composition. “I wish that Turkish language presents its’ rules by scientific methods and people who are writing about any topic use our harmonious language, that can be understood be the majority, with all of its’ terms.” statement of Atatürk is a message, by its’ meaning and the usage of the conjunction “ki” in its’ appropriate place, to the aim of enhancing Turkish language’s “harmonious language that can be understood by the majority” and “presenting its’ rules” principles. It is observed by examining Atatürk’s 3779 sentences that he used 255 sentences that involve the conjunction “ki” in 38 different texts and 164 of these conjunctions were used after the verb or phrase and 100 of them were used after a noun-origin word or phrase Atatürk’s rhetoric was at an exemplary level. That he had read a lot and that he had internalized rich Turkish Culture and civilization contributed significantly to his eloquence. Atatürk, who said “Turkish is the heart and mind of Turkish People”, spent extraordinary effort to raise the Turkish spoken in Turkey to the high level it deserves. He also set an example to his people by his great rhetoric, his close interest in Turkish in every way like a linguist, and his support for scientific studies. Turkish Language Enrichment does not just happen by simply naming every new object or concept in Turkish. We can contribute to the language’s functionality by adopting idioms and terms, coming from other languages that have got acceptance in our own culture, to Turkish. In this study, we have studied the place and importance of sentences constructed with conjunction “ki”, originally an element of Persian grammar, in Marshall Mustafa Kemal’s speeches by examining the period in which the conjunction in question was being adopted to Turkish. Considering hesitation and vacillation of most of people with a degree while using conjunction “ki” as to whether it should be separately written or not, we must look out for our language’s rules, enrichment methods and values in order not to give credit to those who criticize, vilify Turkish expressions or find it odd and act careless and defend the cancellation of the ‘separately written’ rule and furthermore do not adopt Turkish. Mustafa Kemal’s saying “I urge linguists that they describe the rules of Turkish scientifically in such a way that anyone writing on any issue will be able to use our beautifully harmonic language so that it can be understood by majority, with all its terms.” sets a good example, not only by its’ meaning but also by using conjunction “ki” correctly, of his ultimate goal to make Turkish language a “harmonic language understood by the majority” After examining 3779 sentences uttered by Atatürk, we have found out that out of 38 different texts he used conjunction “ki” in 255 (6.74 %) sentences, and that 164 (64.31 %)of these conjunctions were used after the verb or phrase, and that 100 (39.12 %) of them were used after nominals. In addition we have also discovered that a total of 76 (28.78 %) uses of conjunction “ki”, 58 (21.96 %) uses were with nominal structures and 18 (6.81 %) with verbal structures, were constructed with verb “be”. Combined words with conjunction “ki” as in “belki, sanki, halbuki, etc.” were not included in the study. Taking these into consideration, it can be seen that Atatürk used conjuction “ki” quite frequently. In constructions after nominals, verbs “de-“ (34 times 55.76 %), “zannet-“ (16 times 26.24%), “bil-“ (12 times 19.68 %) and “gör-“ (11 times 18.04%) were used most. These are followed by verbs “buyur-“ (9 times 14.76 %), “arz et-“ (8 times 13.12 %), “iste- ve ol-“ (6 times each 9.84 %), “söyle-“ (5 times 8.2 %) ve “arzu et-, gel-, ilave et-, temin et-“ (3 times each 4.92 %). Other verbs are used once or twice. The various uses of the most frequently used verb (de-) are as follows: dedi ki (7.357), dediler ki (12.12), Dediler ki (36.58), dediler ki (36.63), dedim ki (44.15), dedim ki (44.18), Demek oluyor ki (22.92), Demek oluyor ki (50.94), dememiştir ki (27.20), demiş idi ki (21.31), demişlerdi ki (21.49), demişlerdir ki (30.110), demişlerdir ki (36.76), demişlerdir ki (36.81), Demiştim ki (44.1), demiştir ki (36.108), demiştir ki (36.109), denildi ki (27.76), denilebilir ki (15.3), deniliyor ki (27.90), Diyebilirim ki (22.23), diyebilirim ki (43.79), diyebilirim ki (55.201), diyebiliriz ki (55.182), diyeceğiz ki (20.17), diyeceklerdi ki: (36.92), diyor ki (27.167), diyor ki (27.26), diyor ki (41.34), diyor ki (55.134), diyorlar ki: (22.88), diyorum ki (36.110), diyorum ki (41.48), diyorum ki: (27.124) The verb “be” is used before 58 out of 100 uses of conjuction “be” after nominals, while it is not used in the other 42 uses. The most frequently used phrases in this category are as follows: “vardır ki” 13 times; “demek ki”, “ihtimal ki”, “malumdur ki” 7 times each; “malum-u alileridir ki” 4 times and “madem ki”, “malum-u alinizdir ki” 3 times each. Conjunction “ki” is not used in 19 texts (Texts 2, 4, 5, 6, 8, 14, 16, 19, 23, 29, 31, 34, 39, 45, 47, 48, 54, 56, 57) out of 38 texts(7.22 %). Texts in which conjunction “ki” is used most frequently; Text 27 (22 times, 55 %,) Text 36 (20 times, 50 %), Text 30 (19 times 47.5 %), Text 55 (17 times 42.5%), and Text 22 and Text 25(16 times each, 40 %). When the number of the sentences and the number and percentage the use of conjunction “ki” in the texts were examined, it was found out that in 38 texts there were 3779 sentences, in 255 of which conjunction “ki” was used 264 times in total, accounting for 6.98 % of all uses. Text 42, in which conjunction “ki” is used most frequently, is noteworthy. It is followed by text 11 with a 28.57 percent usage. The least frequent use of conjunction “ki” is in Text 58 (with 0.11%), followed by Text 7 with a usage percentage of 2,08. When the time of texts uttered are considered, no significant increase or decrease is found. Intonation is at the end of a sentence in Turkish. However, in order to make his point more emphatic, Atatürk used intonation in the beginning and middle of the sentences, too. In hours long speeches by using conjunction “ki”, he tried to focus audience’s attention. When the use of conjunction “ki” is examined in the texts, following conclusions When Atatürk wanted to educate or inform his audience, he used “ki” in order to attract their attention; it has been found that he sustained their interest and motivation by using phrases such as “şöyle ki (7.394) “hiç şüphesiz ki” (7.380), “Rus kızıl fırkasıdır ki” (25.59), “bir telgrafname vardır ki” (28.144), “Yalnız bir şey var ki” (35.33), “bir kısım kuvvetler ki” (36.116). When he wanted to silence or persuade his opponent or show his determination, Atatürk, using verb “be” or other verbs before “ki”, emphasized his point. Examples are “Artık milletimiz pek güzel anladı ki” (3.14), “Asker olanlar pekâlâ bilirler ki” (21.19) “maatteessüf görüyorum ki” (25.105), “Bütün kardeşlerimden eminim ki” (27.161), “Şüphe yoktur ki” (40.23), ”Hatırlatmak isterim ki” (50.27) etc. Conjunction “ki” was used by Atatürk so expertly that citing its use a foreign element in Turkish was virtually impossible. Found in sayings, idioms and maxims, adopted to Turkish from Arabic and assuming other functions in Turkish, this suffix and structures with it are now part of Turkish Grammar. After all, the word “bol bol” and “gol” in Persian have been adopted as “bulbul” and “gül” in our language. Bülbül and gül is not considered foreign in our language. Formed in Atatürk’s mind, these sentences with their meaning and the way they were expressed are convincing evidence of how eloquently conjunction “ki” was used and how much it became part of Turkish Language. Atatürk, who helped this conjunction attain new uses in his speeches, provided incredibly beautiful examples to Turkish and Turkish culture. The mission of every individual who adopts Turkish culture is to care for every word and phrase which has become a part of Turkish language and to enrich our language by inventing Turkish words for every new and foreign concept. In this respect, following the Founder of Turkish Republic is a matter of duty of loyalty rather than task.
Source
Turkish Studies (Elektronik)Volume
10Issue
16URI
http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TWpjNU1EZ3pNdz09https://hdl.handle.net/20.500.12294/2351
http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.8469